Türkiye değişik bir memleket. Demokrasisi ise bir başka
şekil… Medeni memleketlerde demokrasi halkın rejimidir. Bir lider, bir siyasi
parti halka hesap veremediği zaman çekilir gider, koltuğunu gerçek sahibine;
halka iade eder! Bizde ise öyle mi? Türkiye’de koltuk hırsın, zaafın, kişisel
menfaatlerin elinde, halkın değil!
AKP’nin
reklamlarından bile bu fışkırıyor. Başbakan Erdoğan’ın nemrut, nursuz bir
fotoğrafının üzerine halkın sahip olduğu iradeyi yapıştırıveriyorlar, al sana
“sağlam irade”. E tabi AK ileri demokraside irade halkın mı? Haşa! Tek adamın,
uzun adamın…
Yarın
isminin nasıl anılacağını düşünmeden, kendine onurlu, şerefli, haysiyetli bir
geçmiş bırakmadan kırıyor, döküyor, çalıyor, öldürüyor! Egemenlik milletin
değil ki, Tayyip Erdoğan’ın ve zaaflarının…
Bakın daha
bu Salı günü Avusturalya, Yeni Galler Başbakanı kendine hediye edilen üç bin
dolar değerindeki şarap yüzünden görevinden istifa etti. Altı üstü bir şişe
şarap değil mi? Değil işte! Halk kınadı, nereden bu değirmenin suyu deyiverdi,
başbakanları istifa etti!
Bizde ise
Uzun Adam ( boyu değil de eline atıf yapılıyor kanımca) dünyayı yedi. Oğluna
kurulan vakıf görünümlü rant makinesi ile İstanbul’u talan etti. Oğlu Bilal’in
evinden paralar minibüslerle, kamyonetlerle 24 saatte tahliye edilemedi. E
zenginin derdi züğürdü gerdi, konacak yer bulunamayan son 30 Milyon Euro bizim
çenemizi yoruverdi. Kızı Sümeyye Erdoğan beleşe villa pazarlığı yaptı, perdeli
havuzu olan villayı kaptı. Oh miss… Yediği rantın haddi hesabı yok uzun adamın.
Ülkeyi yedi, Emine Bacımıza AVM’leri, hastaneleri, restoran zincirlerini düzdü.
Oğluna gemiciler, kuyumcular…
Bakanların
hediyeleri ise ayrı bir dünya… Kolunda 700 bin dolarlık saatle gezen Zafer
Çağlayan, aldığı rüşvetin sarhoşluğuyla Gezi Parkı’nın yıkımını üstlenen
firmanın patronuna “Gezicileri s*kip atacağım oradan” diyen Muammer Güler bir
tarafa; 3 bin dolarlık şarap yüzünden istifa eden Güney Galler Başbakan’ı bir
tarafa…
Ne demişti
Başbakan Erdoğan balkon konuşmasında? “Batı bizim demokrasimizi ağzının suyu
akarak izliyor, bizi kıskanıyor!”. E tabi ki kıskanıyordur! Yeni Galler
Başbakanı Türkiye’deki demokrasiyi kıskanıyordur elbette… Kendisi 3 bin
dolarlık hediye şarap nedeniyle istifa ederken, milyarlarca euro’yu cebe
indirmesine rağmen koltuğunda kalan Erdoğan’ı, 700 bin dolarlık saati kolunda
taşıyan Çağlayanı özenerek izliyordur.
Eminim,
batı demokrasilerindeki diğer siyasetçiler de kıskanıyor bizdeki demokrasiyi! Mesela,
bu yıl görevinden istifa eden Fransa Bütçe Bakanı hakkında çıkan vergi kaçırma
“iddiaları” nedeniyle koltuğunda kalamamışken, Erdoğan ve Bakanlarına imrenerek
bakıyordur. 800 euroluk uçak biletini “bir tanıdığı” aldığı için adı “yolsuz
senatöre” çıkan Alman senatör eminim ki Erdoğan ve havarilerini gördükçe
hasedinden çatlıyordur!
Danimarka’da
yaşanan istihbarat zafiyeti üzerine istifa eden içişleri bakanı, Reyhanlı
saldırısındaki istihbarat rezaletine rağmen istifa etmeyen İçişleri Bakanı
Muammer Güler’i gıpta ederek seyrediyordur. Çatışı çöken AVM’den dolayı istifa
eden Letonya Başbakan’ı şüphesiz ki hızlı tren kazaları, cephanelik
patlamaları, maden göçükleri, terör saldırıları, Gezi Parkı olayları gibi çok
ölümlü olayların ardından koltuğundan kalkmayan Erdoğan’ı özenerek
seyrediyordur! Polisin halka aşırı güç kullandığı için görevinden istifa eden
Bulgaristan Başbakanı, 12 yıllık iktidarı boyunca halkı polise ezdiren, polise
dövdürten, polise öldürten AKP iktidarını ağzı açık ve “Türkiye’de başbakan
olamamışlığın hasediyle seyrediyordur!
Fazla söze
de gerek yok, batı demokrasileri bizim demokrasimizin halka değil de zaafa,
hırsa, menfaate dayanmasını gıpta ederek seyrediyor ve kıskanıyordur. Erdoğan’a
hasetlerinden de iktidarı devirmeye uğraşıyordur!
Gündem Gazetesi 17.04.2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder