AKP’deki çatlak gün geçtikçe büyüyor. Son olarak Bülent
Arınç’ın Melih Gökçek hakkındaki söylemleri ile karışan parti, basına birebir
aynısı yansımasa da derin kavga ve ayrışmalar içinde. Önce Gülen Cemaati ile
patlamış gibi gözüken, daha sonra Abdullah Gül’ün görev süresi bitiminde
yaşanan tartışmalar ve AKP kongresinin Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığı
süresinin bitiminden bir gün önce yapılıp Gül’ün politika dışı bırakılması daha
sonra Ahmet Davutoğlu ile Erdoğan arasında yaşanan çatlak AKP’de ciddi sorunlar
doğuruyor.
Peki, AKP
bu sürece nasıl geldi? Olaylar ne zaman patlak verdi?
AKP’nin
başına geçtikten sonra kademeli olarak, oy oranları da arttıkça bir güç
zehirlenmesine teslim olan Erdoğan, aslında parti propagandasının kemiğine oturttuğu
“davasını” ve “dava arkadaşlarını” kolayca harcamaya başladı. AKP
kurucularından ve Erdoğan’a yakın isimlerden gelen ( Abdüllatif Şener, Turhan
Çömez gibi isimler) istifalar ve AKP’ye yönelik suçlamalar Erdoğan’da ilk
alerjiyi başlattı. Parti güç kazandıkça ve Erdoğan çevresine duyduğu güvensizlik;
senelik dava arkadaşlarına karşı duyduğu “beni alaşağı etmek istiyorlar”
sanısıyla parti dengelerini ciddi oranda değiştirdi.
İlk
yıllarında her şey sorunsuzca ilerlerken 13 yıl içinde iyice hantallaştı ve bir
partinin siyasi ömrü için kısa sayılacak 13 yılda kendi “küskün” kitlesini
oluşturdu.
Abdullah
Gül’ün ardından Başbakan olan Erdoğan, 2007 senesinde o günün şartları içinde
Cumhurbaşkanlığına aday olamamış, köşke de Gül çıkmıştı. Gül ve Erdoğan
aileleri arasında daha o günden oluşmuş, zıtlaşma zaten mevcut idi. Kavgalarını
ve iç karışıklıklarını basından gizlemeyi becerebilen AKP’de buna rağmen bu
husumetin kıvılcımları basında geniş yer bulabilmişti.
Erdoğan,
Gül’ün köşke çıkışından bir süre parti kademelerinde ciddi değişikliklere
gitti. Mehmet Ali Şahin, Ali Babacan ve Bülent Arınç gibi partinin ağır topları
yavaş yavaş kenara itilirken, Beşir Atalaycı grup onların yerine geldi.
Özellikle
2012-2014 arasında parti içindeki güç dengelerinin değişimi hızlandı, Erdoğan
köşke çıktığında adeta gölge başbakan olmak için hazırlık yapıyordu. Bu süreçte
Cemaat ile aralarında patlak veren güç kavgası Erdoğan’ı derinden sarstı ve
parti içindeki dava arkadaşlarına güvensizliği gittikçe arttı, Erdoğan’ın
önlemleri de sıkılaştı. Bu sürede parti içindeki çatlak derinleşti, küskünler
dişlerini daha fazla gösterdi. En son yapılan kabine revizyonu ile Erdoğan ilk
AKP’den çok farklı bir AKP yaratmıştı.
Gül’ün
görev süresi biterken tekrar siyasete dönmesi söz konusu olduğunda Erdoğan,
Abdullah Gül’ü devre dışı bırakmak için AKP kongresinin tarihini Gül’ün görev
süresinden bir gün önceye çekerek Abdullah Gül’ü devre dışı bıraktı. Bu durum
parti içindeki küskünlerin daha da bilenmesine sebep olurken özellikle Beşir
Atalaycı grubun ön plana çıkması akabinde kenarda kalan AKP’nin eski ağır
topları duruma çok bozuldular. O dönem ve öncesinde Arınç’ın açıklamaları bu
süreci ciddi şekilde belli ediyordu.
Erdoğan
köşke çıktıktan sonra partili cumhurbaşkanı gibi davranarak ve bakanlar kurulu
toplantılarını Ak-Saray’da yaparak parti içinde ciddi tartışmalara sebep oldu.
Güvenerek koltuğunu devrettiği Davutoğlu ile arasında ayrı bir çatlağa sebep
oldu.
Ve son
yaşanan gelişmelerle birlikte Bülent Arınç, Melih Gökçek üzerinden patladı.
AKP’de
yaşanan çatlak sanıldığından eski ve partinin kısa sürede hantallaştığının,
yaşlandığının ve yıprandığının bir göstergesi. Bunda tabi ki hassas bir emir
komuta ile oluşturuşmuş çıkar ilişkilerinin, Erdoğan’ın siyasi hırsları
sebebiyle partilerinin tüm motivasyon kaynağı “davalarına” zarar vermesinin
payı var. AKP’de uzun süredir sallanan taşlar, The Cemaatle girişilen çıkar
kavgası ve Erdoğan’ın son hamleleri ile hepten yıkıldı ve devamı da gelecek
gibi. Özellikle seçim arifesinde, adaylar belirlenirken, seçim vaatleri
verilirken ve Erdoğan’ın mı Davutoğlu’nun mu daha fazla görünülürlüğü söz
konusu olduğunda daha fazla çatlak, daha fazla ayrışma ve daha fazla itiraf
gelecektir AKP’den…
Gündem Gazetesi 29.032015