Basını takip ediyorum, söylemleri
dinliyorum. Bu “12 Eylül” meselesi öyle trajikomik bir hal aldı ki gülsem mi
ağlasam mı bilemiyorum! En çok garibime giden 12 Eylül’de darbe borazancılığı
yapan yazarların bugün demokrasi meleği kesilmeleri! O gün ile bugün arasında
ne değişti, pazarlıkları bu sefer neyi öngörüyor bilinmez…
Özellikle
aşırı islamcı ve “demokrat islamcı” kanadın tepkileri çok yüksek perdeden
çıkıyor. Sanki darbe döneminde solcular sorgularda ölmemiş, milliyetçilerin
kafatasları kırılmamış ve kendileri bunlara kıyıdan alkış tutup “Çok yaşa Evren
Paşa!” dememişler gibi bugün solcu kanadı darbeci, postalcı ilan ettiler. Sol
partilere, merkez sola mensup yazarlara ve politikacılara, hatta bazı sosyal
demokratlara darbeci oldukları, darbecileri savundukları, her televizyon
programında, her platformda, hatta meclisteki konuşmalarda bile söyleniyor. Hem
de bunu öyle kendilerinden emin, yüksek perdeden ve ısrarla söylüyorlar ki bu
suçlama neredeyse sol kanadın üzerine yapışıp kaldı. Halk söylenenlere sanki
kendileri de o dönemi yaşamamışlar gibi itimat ediyor. Hepsi darbeci olarak
suçlanıyorlar. Ben o dönemi görmedim de yaşamadım da… Ama çok okudum çok araştırdım. Sizlerin de
birçoğu o dönemi yaşamıştır. Solcular ve milliyetçiler işkenceler görürken,
hapishanelere doldurulurken islamcı hareketlerin ve irticai faaliyetlerin ne
kadar desteklendiğini, arttığını hatırlarsınız.
İhtilalden
sonraki siyasi süreçte irticai faaliyetlere göz yumulmuş, cemaatler
desteklenmiş, amacı kuran öğretmek değil, beyin yıkamak olan “Kuran
kurslarının” açılmasına hız verilmiş, İmam Hatip Liseleri çoğaltılmıştı. Kenan
Evren “Ben müslüman laikim” diyerek İslamlaşma hareketine ön ayak olmuştu.
Bugün sesi çok yüksek perdeden çıkarak darbeleri eleştiren İslamcı demokrat ve
aşırı İslamcı yazarlar herhalde o günlerde darbelerin getirdiklerinden
nemalandıklarını “unutmuşlar(!)”…
Dönemin
CIA Türkiye Masası
İstasyon Şefi Paul Henze “Bizim çocuklar
başardı” derken sadece darbeden değil; İran, Afganistan ve Türkiye’nin içinde
olduğu yeşil kuşak projesine atılan adımın başarısından bahsetmiştir. İran ve
Afganistan’a bakarsanız İslami devrimlerin ve İslami hareketlerin yakın
tarihlerde yaşandığını görürsünüz. Zaten o gün darbecilerden destek gören,
bugün darbecilere perdenin önünden demedik bırakmayan görüş yine Amerika’nın
amaçlarına hizmet eden Büyük Ortadoğu Projesinin koordinasyonunu da
üstleniştir.
Bugün sokaklarda asker olmasa da
demokrasi kesintiye uğramamış gibi görünse de darbe dönemlerini aratmayan bir
baskı da mevcut ki herkes bunu görebilir. Yazarlar yazdıklarında özgür değil,
basın yaptığı haberlerde tarafsız değil, cezaevlerinde suçlarını bilmeyen bir
sürü muhalif...
Peki konu 12 Eylül oldu mu
mangalda kül bırakmayan, demokrasinin kesintiye uğramasında asla toleransı
olmayan kanat niçin bu duruma bir dur diyeceğine destek veriyor?
Bugün verilen tepkilerin,
yazılanların, çizilenlerin, atılan çamurların hiçbir inandırıcılığı ve
samimiyeti yoktur. Dönemi yaşayanlar kısaca hafızalarını zorlarlarsa, dönemi
görmeyenler de kısa bir araştırma ile dönemi öğrenirlerse bugün medyada çekilen
filmin içi boşluklarla dolu senaryolardan ibaret olduğunu anlarlar. Türk insanı
bu çelişkileri görebilmeli, bunlara bir dur diyebilmeli. Sol kanat darbeci diye
lekelenirken bunlara itimat etmemeli, bugünkü sürecin farkına varabilmeli…
Çanakkale Haber Gazetesi 30.01.2012