AKP’nin uzun yıllar ülke gündemini meşgul eden ABD’den ithal
Ortadoğu politikası yerle bir oldu. ABD’nin Ortadoğu coğrafyasını paramparça
ettiği, Ortadoğu’daki stratejik bölgeleri ve petrol yataklarını kurulacak kukla
yönetimler ile denetim almayı hedeflediği ve çok uluslu şirketler ile
coğrafyayı talan etmeyi planladığı Büyük Ortadoğu Projesine(BOP) eşbaşkanlık
yapan Erdoğan hükümeti, batının baltayı taşa vurması ile ortada kalakaldı.
İktidarlarını sağlamlaştırmak uğruna batıyla işbirliği yapmış liderlerin
tarihte yaşadıklarından ders almayan; Saddam Hüseyin’in, Rıza Pehlevi’nin, Hüsnü
Mübarek’in, Muammer Kaddafi’nin “müttefik” sıfatından düşman durumuna
düşürülmesini önemsemeyen AKP iktidarı aynı son ile karşı karşıya kaldı.
Esad’ın,
büyük halk desteği ve Avrasya bloku diyebileceğimiz Rusya-İran-Çin ittifakının
desteği sayesinde ayakta kalması ile çöken BOP’ta her türlü medya
manipülasyonuna rağmen ABD’nin Türkiye ortaklığı ile El-Kaideci ve El-Nusracı
örgütleri Suriye’ye soktuğu, Esad’ın sivil halkı değil teröristleri vurduğu gün
gibi ortaya çıktı. Esad yönetiminin düzenli orduyla terörle mücadele ettiği,
ABD, Avrupa ve “müttefik” sıfatındaki kukla yönetimlerin bu teröristleri
desteklediği ortaya çıkınca Obama yönetimi büyük zan altına kaldı, Avrupalı
devletler büyük prestij kaybına uğradı. Batı bloku, Esad’ı deviremeyince
“diyalog” yolunu tercih etti, desteğini terörist gruplardan çekti. Ne var ki tüm
dış ve iç politikasını Esad’ın düşüşüne bağlayan AKP hükümeti bu durumdan
memnun olmadı. Batının diyalog yolunu seçmesi ile Ortadoğu’daki yapay liderlik
imajı sönen ve bir dış politika zaferi olarak sunulacak “Esad’ın devrilmesi”
planı tutmayınca, iç ve dış politikası hezimetle sonuçlanan Erdoğan hükümeti
zor durumda kaldı. Üstelik batıdan alınan birçok teminatın elden gitmesi de
cabası… AKP çareyi ise Özgür Suriye Ordusu’na desteği devam ettirmekte buldu.
Tayyip
Erdoğan hükümeti halen Suriye’deki uç grupları desteklemeye devam ediyor. Ancak
başta ABD olmak üzere Avrupa devletleri ile ipler kopmuş vaziyette! Erdoğan
hükümeti, verdiği teminatları yerine getirmemeleri ve Suriye meselesinde
kendisini ortada bırakması sebebiyle ABD ve Avrupalı müttefiklerine ateş
püskürüyor! El-Kaide desteği ortaya çıkan Obama yönetimi ve Avrupalı
müttefikler AKP iktidarının Esad karşıtı grupları destekleyici politikasını
açık ve sert dille eleştirmek zorunda kalıyor. Bu durum da Erdoğan ile ona bir
zamanlar “müttefik” diyen ülkeler arasındaki ipler kopma seviyesine getiriyor!
BOP’un
mimarı ABD ve Avrupalı müttefiklerin ellerinde bulunan ve proje boyunca bilinç
şekillendirici silah vazifesi görerek Ortadoğu’daki birçok yönetimin
meşruiyetlerini ellerinden alıp terörist grupları “özgürlük savaşçısı” gibi
gösteren uluslar arası basın da doğal olarak AKP iktidarı üzerindeki desteğini
çekti. New York Times, Washington Post, Financial Times gibi gazetelerin
yanında Times Dergisi gibi trajı yüksek basın organları ile çok uluslu reytingi
yüksek haber kanalları artık eskisi gibi Erdoğan ve iktidarını övmüyor. Bir
zamanlar Ortadoğu’nun en güçlü lideri, Ortadoğu’nun potansiyel halifesi, Türk
demokrasisinin en başarılı lideri gibi sıfatlar ile Türkiye’deki kamuoyunu ve
Ortadoğu halklarını etkilemek için Erdoğan’a konan etiketler kalktı. Yerine
Erdoğan için “otoriter, İslamcı, laiklik karşıtı” gibi sıfatlar konuyor. Bir
dönem “Türkiye’de sivil bir demokrasi kurdu, derin devleti yıktı. Türk
demokrasisi güçlendi” şeklinde sayfalarına taşıdıkları Tayyip Erdoğan’ı artık
“bireysel özgürlükleri yok eden, ülkedeki medya ve konuşma özgürlüğünü ortadan
kaldıran, padişah mizaçlı bir lider” yorumuyla okurlarıyla buluşturuyorlar!
Financial Times Gazetesi ise yıllardır Erdoğan yönetimini Türkiye ekonomisini
şaha kaldırdı şeklinde desteklerken, bugün “Türkiye ekonomisi kırılgan bir
yapıdaydı, artık altyapı için bile bütçe ayrılamıyor” şeklinde yazıyor. Aşk
bitti, batı medyası üzerine makyaj yaptığı Erdoğan ve hükümetinin imajını artık
makyajsız haliyle gösteriyor.
Ortadoğu’daki
şişirilmiş liderlik imajı, başarısız olan BOP’un ardından kesilen medya desteği
bir tarafa, politik olarak da bitti. Başbakan planladığı Filistin gezisini
Filistinli yetkililerin itirazı ile askıya almak zorunda kaldı. Bugüne değin
İsrail çıkışları ile gözü boyanan Filistin halkı, politik icraatları ile
gerçekte kimin yanında yer aldığını anladığı Erdoğan’ı artık istemiyor.
Mısır’da islamofaşist ideolojisiyle ile şaibeli bir biçimde başa geçmiş
Mursi’nin devrilmesinden sonra AKP’nin sürdürmekte ısrarcı olduğu Müslüman
Kardeşler desteği Mısırla gerginliği tırmandırıyor. AKP’nin kurduğu Müslüman
Kardeşler ile yakın ittifakın çökmesi Türkiye için Ortadoğu’daki dengeleri
büyük ölçüde etkiledi. Bu durumdan hınç alırcasına izlenen Mısır’ın yeni
yönetimiyle ilişkiler Türkiye Büyükelçisini ülkeden kovduruncaya kadar gitti. Ortadoğu’da
ABD’nin her daim müttefikliğini yapan kukla Katar, Suudi Arabistan ve Ürdün’le
de ipler gerildi. Türkiye’nin BOP’ta ortada bırakılması ile Katar, Suudi
Arabistan ve Ürdün üçlüsü de Türkiye’yi bırakıverdi. Bir zamanlar bölge lideri
nidaları atılırken bugün Erdoğan’ın Ortadoğu’da aşağı yukarı iyi ilişki içinde
olduğu devlet kalmadı!
AKP,
girdiği Ortadoğu batağında kendi kayboldu. Tarihten ders almadan izlediği bu
yolda iktidarının kaynaklarını bu yolu izlemiş diğer liderler gibi kaybetti ve
ortada kaldı. Bugün iç politikada AKP’nin gittikçe radikalleşmesi ve
islamo-faşist baskısını ölçüsüzce arttırması, hayal ürünü büyük ve çılgın
projeler ile kamuoyunun oyalanması, basın ve muhalifler üzerinde baskının daha
da artması gibi tanık olduğumuz olaylar iktidarın içinde bulunduğu telaşın
tezahürüdür… Şu an Gülen Cemaati ile açık bir kavga içinde olan Erdoğan’ın,
2007’den beri uyutulan bir kavganın içinde kendini bulması Ortadoğu
politikasıyla birlikte siyaset sahnesinde de iktidarının kaynaklarınca yalnız
bırakılmasındandır! Kısaca AKP, BOP’a eşbaşkan olarak girdiği Ortadoğu
bataklığına saplandı ve kayboldu. İktidarının kaynağı uluslar arası desteği
finansal, politik ve medyatik açıdan yitirdi gitti… Kendi içlerindeki kavgalar
ile parti küçülmeye devam ediyorlar. Batı tarafından yalnız bırakıldıkları bu
süreçte muhalefet üzerinde kurdukları baskı da ters tepiyor. Ülke üzerindeki
“mutlak hakimiyet” kaybediliyor! AKP, hızlıca eriyor…
Gündem Gazetesi 28.11.2013