Başbakan Erdoğan geçtiğimiz
Perşembe Çanakkale’deydi. Bir dizi açılış yaptı ve Cumhuriyet Meydanı’nda
AKP’lilerle buluştu.
Buluştu ama maharet meydana
girebilmekteydi. Zira meydandaki güvenlik önlemleri o pek sakınılan ve yerilen
sıkı yönetim dönemlerini aratmadı. Miting alanına girmek isteyen insanların
ceplerindeki birkaç kuruş değerindeki madeni paralar geçiş noktalarında bekleyen
görevlilerce ayıklanarak bu kişiler etkisiz hale getirildi.
Buluşma bir saatten fazla gecikse
de sevenler kavuştu; başbakan dilinden düşürmediği Ferhat ile Şirin destanı
misali boğazları aştı da geldi…
Meydandaki uzun bekleyişin
ardından Başbakan Erdoğan’ın yaptığı konuşma ise pek değişikçeydi… Öyle ki bir
an prompterda akan yazıların El Cezire kanalındaki haberlerle karıştığını
zannetmemek işten bile değildi…
Meydan ve çevresinde “29 Ekim, 19
Mayıs” gibi büyük bayramlarda bile asılmamış Türk Bayrakları da olmasa
konuşmanın Türkiye’de yapıldığına bin şahit gerekecek. Tabi “dindar nesil” ve
“4+4+4” zihniyetiyle bakar ve şahitlerin kadın olacağını söylersek iki bin…
Erdoğan yarı Türkçe yarı Arapça
devam ettiği konuşmasında Çanakkale Şehitliklerine yaptıkları hizmetleri
anlatıyor, ziyaretçi sayısındaki artıştan bahsediyordu. Ancak çok az
Çanakkalelinin bildiği bir husus da şu ki; otobüs otobüs Çanakkale’ye akan ve
AKP’li belediyeler tarafından getirilen grupların Çanakkale’den bir çöp alması
bile yasaklanmış. Grubun yiyecek ihtiyacı geziyi düzenleyen belediyeler
tarafından karşılanıyor; ancak su, tuvalet ve hediyelik gibi “turizm geliri”
niteliğindeki harcamaların Çanakkale esnafına yapılmasına izin verilmiyor!
Sizce neden?
Meydandakilerin ziyaretçilere
getirilen yasağı bilmeden Gelibolu’daki ziyaretçi artışını alkışlanması da
manipülasyonun başarısı olsa gerek…
Başbakan Çanakkale şehitlerine,
zaferin kahramanlarına teşekkür ederken Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK’ü
atlıyor. Bunu da tarih bilgisinin zayıflığına verelim. Zira yakın zamanda
Atatürk Devrimleriyle ilgili sözleri tarih bilgisinin vahametini göstermişti…
Konuşma bitmek üzereyken
kalabalıktan bir kadın “doyamadık başbakanım” diye bağırıyor, Erdoğan “ben de
size doyamadım” diyor. Sayın başbakan kendi üzerine alınsa da halkın genelinin
zamlar altında ezildiği, işsizliğin kol gezdiği, hayat pahalılığının tavan
yaptığı şu dönemde kadının kast ettiği olsa olsa kendi karnının doymayışıdır.
Ancak başbakanın bu dönemde doyamadığı nedir bilinmez…
Erdoğan Çanakkale mitinginin
ardından geniş güvenlik önlemleriyle geldiği (ağır silahlı polislerin kendisini
“halktan” koruduğu ) kentten ayrılıyor; hatıralarda da “hatim” töreninden
farksız bir miting kalıyor…
Çanakkale Haber Gazetesi 11.06.2012