Çözüm nasıl olurdu?
Geçerdin Kürt vatandaşlarımızın
karşına; konuşur, dertleşirdin. Sorunları ne önce onu öğrenirdin. Araştırırdın,
hem de derinlemesine. Köy köy, şehir şehir araştırma yapardın; girilmedik köy,
fikri alınmayan insan bırakmazdın.
Sivil toplum örgütleri ne güne?
Hepsiyle tek tek görüşür bir yol haritası belirlerdin. Yeter mi? Yetmez!
Tamamen halktan oluşan
kurullarla, komitelerle adımlarını atar, sürece halkın yön vermesini sağlar,
her aşamasında barışı kendilerinin inşa etmesine ön ayak olurdun.
Sonra Batıdaki insanımızla ortak
bir çalışmaya başlardın. Madem bir arada yaşayacağız, hep birlikte barışa
kaynaşa, iç içe yepyeni bir inşa süreci başlatırdık. Birlikte
yaşayabileceğimiz, siyasilerin bugüne değin oluşturduğu önyargıları kıran bir
sosyolojik temelde buluşurduk.
En sonunda, süreç içerisinde
çözerdik aramızda ne varsa. Şeffaf, bizzat toplumun katıldığı, yapıcı, mükemmel
bir sürecin her birimiz parçası olurduk böylece. Barışı “bütün Türkiye” olarak
kurardık.
Amma siz, kapalı kapılar ardında
görüşerek sürecin neyi kapsadığını, nelerin değişeceğini gizlice ve sinsice
planladınız. Amacınız barış veya uzlaşı değil, siyasi çıkardı. Nitekim
Kürtlerin yegane temsilcisini HDP, diğer uzlaşı tabanının tek önderini AKP gibi
lanse ettiniz. İmralı-Ankara-Kandil hattında “barışçılık” oynadınız. Herkese
kan ağlattınız. Tüm Türkiye’yi kandırdınız
Yazdığınız metinleri ağızlarında geveletmek
için “akil” toplantıları düzenleyerek toplumu germekten öteye gitmediniz. Öte
yandan askere polise silah bıraktırıp doğudaki vatandaşlarımızın üzerinde
çetelerin, terör örgütlerinin tahakküm kurmasına izin verdiniz. PKK kendini
meşru yönetim kaynağı olarak görüp doğudaki vatandaşlarımıza kök söktürürken
PKK’yı himaye edenler batıda sevinç çığlıkları atıyor, siz sevinç gözyaşları
döküyordunuz.
Zerre kadar şeffaf olmayan, halka
tek bir fikir bile danışmadan başladığınız; maskaralık ve soytarılıklarla
süslediğiniz sadece ama sadece siyasi çıkar için giriştiğiniz bu sözde “barış”
süreciyle nereye kadar ilerleyebilecektiniz ki? Al, ilk çıkar kavgasında her
şeyi riske attınız. Kırdınız, döktünüz, kan akmasına sebep oldunuz! Herkesi
diken üstüne oturttunuz.
E haydi yeter bu maskaralık,
soytarılık. Sözü vekillerden alıp asillere vermenin vakti geldi de geçiyor
bile!
Gündem Gazetesi 31.07.2015