9 Ocak 2015 Cuma

NEFRET HAFTASI

            Geride bıraktığımız hafta Türkiye ve Dünya için hiç de iç açıcı değildi. Bir tarafta heteroseksist bir toplum düzeninin intihara ittiği trans kadın Eylül Cansın, diğer tarafta Fransız mizah dergisi Charlie Hebdo’ya gerçekleştirilen radikal İslamcı terör saldırısı…
            Bu hafta 22 yaşında bir Trans kadın, Eylül Cansın, Boğaziçi Köprüsünden atlayarak yaşamına son verdi. İntihar etmeden önce çektiği video ise aslında toplum olarak her birimizin bu intiharda ne denli payımız olduğunu gözler önüne serdi. Çektiği veda videosunda “Başaramadığından, çalışmak isteyip çalışamadığından ve insanların kendisine sürekli engel çıkardığından” bahseden Eylül Cansın, bu sebeplerle intihara karar verdiğini söylüyor.
            Türkiye’deki transseksüeller en çok ayrımcılığa uğrayan gruplardan biri. Onlara karşı toplumda sebepsiz bir nefret mevcut… Bu nefretin iki sebebi var, biri transseksüellerin cinsel yönelimleri, diğeri ise transseksüel olmanın “seks işçisi” olmakla aynı olduğu algısı. Cinsel yönelim istisnalar hariç doğuştan gelir. Cinselliğin keşfedilme yaşı olan ergenlikte de keşfedilir. Ergenlikte birey hemcinsine mi karşı cinse mi yoksa her ikisine de mi ilgi duyup duymadığını keşfeder. O sebeple kişinin doğuştan gelen cinsel yönelimi, heteroseksüellik kadar doğal olan, homoseksüelliğin, transseksüelliğin ve biseksüelliğin toplum tarafından dışlanmaması gerekir. Transseksüellerin diplomaları hangi alanlarda olursa olsun, ne kadar yetenekli olurlarsa olsunlar asla ama asla kendilerine iş verilmiyor. ABD ve Avrupa’daki örneklerin aksine devlet dairelerinde çalışmaları, siyasette aktif rol almaları sanki yasakmış gibi… Bu sebeple seks işçiliğine itiliyorlar, toplum ise onları ittiği bu meslekten ötürü yargılamaktan büyük zevk alıyor! İntihar eden Eylül Cansın ne demişti? “Çalışmak istedim ama engel oldular”. Eylül Cansın’ın çalışma idealine, sahibi olduğu İstanbul Üniversitesi diploması ile iş yapmasına engel olan bizlerdik. Her birimiz idik. Transseksüelleri sokaklarda gördüğünüzde direkt laf atarak, parmak işaretleri ile gösterip gülerek, iğrenç bir sırıtmayla yüzlerine bakarak ya da en basiti dalga geçer bir bakışla yanınızdaki arkadaşınızla fısıldaşarak dalga geçmeniz onları seks işçiliğine iten, psikolojik şiddete maruz bırakan ve nefret cinayetlerine kurban gitmelerine neden olan toplumsal nefret dalgasının bir halkasıdır. Kendimizi kandırmadan, dürüstçe cevap verelim, bu nefret dalgasının en az bir halkası olduk öyle değil mi? Daha fazla canları nefret cinayetleri veya intiharlar ile kaybetmeden toplum olarak kendimize çeki düzen vermeli, insanları sadece insan oldukları için kabul etmeliyiz! Eğer kendi hayat tarzınız ve dünya görüşünüz ile uyuşmayan kişilerin sosyal haklarını ve yaşama haklarına kadar giden uzun bir hak listesini ellerinden alır ve bu düzeni devam ettirirseniz, değişen toplum düzeni ile yarın onaylanmayan birey siz olduğunuzda ciddi sıkıntılar içine kendi eliniz ile itilmiş olacak, herhangi bir nefret dalgasının bir diğer kurbanı siz olacaksınız!
            Bu hafta nefretin bir diğer sonucunu Fransız mizah dergisi Charlie Hebdo’ya yapılan radikal İslamcı saldırı ile de tecrübe ettik. Saldırıyı henüz hangi terör örgütünün yaptığı belli değil ancak sebebi belli. Fransa’nın önde gelen mizah dergisi Charlie Hebdo’nun geçmişte Hz. Muhammed’i resmeder şekilde çizdiği karikatürler ve IŞİD’i hicvettiği karikatürler bu saldırının sebebi olarak gösteriliyor. Bu korkunç saldırıda 12 kişi yaşamını yitirdi.
            Dinin kutsallığı bireylerin zihinlerindedir. Herhangi bir kişinin, bir derginin, bir yazarın din hakkında yaptığı yorum, yazdığı yazı, çizdiği karikatür bireyin dinine zarar vermez, kutsallığını alıp götürmez. Charlie Hebdo dergisinin karikatürleri basın özgürlüğü ve ifade hürriyeti çerçevesindedir. Ancak kan dökmek isteyen ve düşmanlığı yüceltmek isteyen radikallerce "kendi ülkelerinde olmayan" din ve vicdan özgürlüğü ve eleştiri hakkı adı altında nefret ile kan dökülmesini teşvik etmişlerdir. Sonuç, nefret ile verilen vaazlar, intikam duygusu ile harekete geçirilen cemaatler nefretin dalgasını genişletmiş; intikam komandolarına bu kalleş saldırıyı yaptırmıştır.
            Türkiye’de ise durumu fırsat bilen bazı dinci gazete yazarları ve dinci kesimden vatandaşlar sosyal medya hesapları üzerinden geçmişe dönük karikatürlerini paylaştıkları Penguen ve Uykusuz isimli karikatür dergilerini ve Charlie Hebdo dergisi ile kardeş dergi olan Leman Karikatür Gazetesini alenen hedef göstermişlerdir. Dünya’da gazetecilere ve karikatüristlere fundamentalist saldırı geleneğini başlatacak nitelikte olan Charlie Hebdo saldırısının ardından Türk mizah dergilerine yönelik hedef gösterme provokasyonu ziyadesiyle ciddi ve sonuçları korkunç olabilecek bir harekettir. AKP hükümetinin Charlie Hebdo saldırısına hiçbir kınama yapmadığı ve polisin iktidarın askeri konumuna geldiği Türkiye’de hedef gösterilen Türk mizah dergilerinin korunmayacağını düşünmek dahi korkunç.
            Kendi adıma Charlie Hebdo mizah dergisine yapılan ve 12 kişinin ölümüyle sonuçlanan fundamentalist, kalleş, basın özgürlüğüne ve ifade hürriyetine balyoz gibi inen bu saldırıyı lanetliyor; Türk mizah dergilerini ve karikatüristlerini hedef gösteren yazarları ve zihniyeti kınıyorum!
                                                                                                                     Gündem Gazetesi 09.01.2015

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder