Değerli okurlar, Türkiye için önem teşkil eden 1 Kasım
seçimlerine sadece iki gün kaldı. Tek parti diktasını ilan eden AKP’nin 7
Haziran ile yerle bir olan saltanat türküsü, hakim hükümet ideolojisince
beğenilmeyince koalisyon görüşmeleri yokuşa sürülmüş, Davutoğlu, Cumhurbaşkanı
Erdoğan’dan aldığı hükümet kurma yetkisini yasal süre olan 45 gün boyunca halkı
ve siyasi partileri oyalayarak kullanmıştı. Sonuç olarak da gölge başbakan,
hatta açıktan başbakan Erdoğan’ın telkini gereğince erken seçim kararı
alınmıştı.
Geçen hafta
da yazdığım üzere tek parti iktidarı söz konusu parti için çok uzak. 7 Kasım
öncesinde olduğu gibi iktidar kanadından gelen açık “kaos” mesajları, “beyaz
toroslar” tehdidi veya “makarna, kömür ve diğer sosyal yardımların”
kesileceğine ilişkin telkinler ( hatta tehditler) halkta ters etki yaratıyor.
7
Haziran’dan önce gelen “kaos” mesajları ve yaz boyunca yaşadığımız hadiseler de
devletin tüm kurumlarını ele geçirmiş bu korkunç tek parti diktasının nelere
yol açabileceğini herkese gösterdi. Halk, birilerinin hesaplarının aksine
ayrışmaktan ziyade kucaklaşmayı ve yaraları birlikte sarmayı tercih etti.
Bu ortamda
7 Haziran’dakinden bile daha aydınlık bir seçim sonucuyla karşılaşacağız 1
Kasım sabahı. Seçmen eğilimleri ve anketler aynen bunu gösteriyor. Ancak bize
de oylarımıza sahip çıkmak konusunda ciddi görevler yüklüyor 1 Kasım seçimleri.
Maalesef ki seçimlerin şeffaflığı konusunda geçmiş tecrübelerimizle sabit ciddi
kaygılarımız var.
Siyasi
partilerin sandık müşahitleri açısından iyi örgütlendiğini tahmin ederim.
Üstelik Oy ve Ötesi gibi bağımsız gözlemci inisiyatiflerin varlığı da
içlerimize su serpiyor. Ancak her birimizin “gizli oy-açık sayım” uygulaması
gereği sandıklar kapandıktan sonra oy kullandığımız sandıkta sayımı izleme
hakkımız var. Sayıma müdahale edemiyoruz, ancak sayımı izleyebiliyor hatta sandık
sonucunun bir örneğini alıp, daha sonra YSK’nın sitesinden ilgili sandığın
resmi sonuçları ile mukayese edebiliyoruz. Eğer bir usulsüzlük tespit edersek
de ilgili sandık hakkında itirazda bulunabiliyoruz. Bu sizin vatandaşlık
hakkınızdır. Bu hakkınızın engellenmesi halinde savcılıklara suç duyurusunda da
bulunabilirisiniz.
Oy vermek
kadar oylarımıza sahip çıkmak da son derece önemlidir. Olur ya, trafoya kedi
girer, sandık başkanı da belli bir partidendir de taraf tutar, oyların
elektronik sistemde belli bir parti lehine değiştirilmesi söz konusu olabilir,
belki bir yerlerde bir diktatör oturuyordur. Böyle bir ortamda “vatandaşlık
haklarımız uyarınca” oylarımıza sahip çıkmamız hayatidir.
Gündem Gazetesi 30.20.2015